YUNUS EMRE EBUL HASAN HARAKANİ
İDEALARININ DAVAMÇISI KİMİ
Doç.Dr. Hummatova Huraman. Azerbaycan Milli
Bilimler Akademisi. "Türk halkları Edebiyyatı" bölümü. 994
(012-496-51-80) + 994 (50 337-66-89) hummatovax@mail.ru
Anahtar kelimeler: insan, könül, yaradan, təriqət, ideya, tasavvuf
Anahtar kelimeler: insan, könül, yaradan, təriqət, ideya, tasavvuf
Türk
tasavvuf edebiyatının kökleri çok derinlere dayanıyor. Bu edebiyyatı
oluşturmak, yaşatmak ve onu gelecek nesillere aktarmak tasavvuf şairlerinin
önünde duran en önemli vesifelrden biriydi. Türküyede bu edebiyayın
kurucularından biri de Hasan Harakānî olmuştur. Onun tasavvuf fikirleri
sınırları aşarak Türkistan'da Ahmet Yesevi, Orta Asya'da Farabi, Rəbbuzi,
Anadolu bölgesinde Celaleddin Rumi ve Yunus Emre gibi tasavvuf şairlerini yetişmesinde
büyük rolü olmuştur.Yaratıcılığında Cenâb Hakka ulaşmak, içinde onu bulmaq,
insanlara bir gözle baxlaq düşüncesi tasavvuf şairlerini esas mövsularında biri
idi.Türküstanda büyük bir tarikat kurucusu olan Ahmet Yesevi İslam'ı yaymak ve
onu sevdirmek için "Divan-ı Hikmet" eserinde insanları "gönlü
kırık olanlara arkadaş ol"1,"nerde görürsen mazlumlara
hemdem ol" demekle, insanları Allah yoluna sesliyordu.
XIII yüzyılda Harakānî düşüncelerini takipçilerinden biri de Yunus Emre olmuştur. Onun tasavvuf içerikli ilahileri kendi ilk kaynağını Hasan Harakānî yaratıcılığından almıştır. İlahilərinin birinde "ararsan Mevlâ'yı kalbinde ara,"2 diyen şair insanlara Cenab-ı Hakkı kendi içlerinde bulmağı tavsiye ediyordu. Şerleri baştan başa Allah kalamı ile yoğrulan şair insanları bir gözde görmeyi, "kimse gönül kırdın ise, bu kıldığın namaz değil" demekle, insan gönlünü kırmayı büyük günah olarak görüyor. Yunus Emre şiirlerinde Tanrı dostu olan insanı sevip sevilmeye layık olduğunu büyük muhabbetle vurguluyordu. Yunus Emre ilahilərində İnsanı sevmeyi Tanrı'yı sevmeye eşit tutuyordu. Bu barışçılıq, bu sevgiye seslenmek düşüncesi ona sələflərindən geçen bir gelenekti. Onun şiirlerinde böyle bir fikir var; birlikte rahmet, ayrılıkta azap var, odur ki, şair hayata gəlmsinin məqaməiı şöyle açıklıyor. "Ben gelmedim devi için, benim işim sevi ucun" diyen şairin lirik insanı bir alemdir.
Mövcudad canlı âlemden bağımlı olduğu gibi, insan da varlık bağlıdır,. Bu durumda maddî âlemde görünen her şey insan vücudunda mevcuttur. İnsan kendi varlığı ile mikroaləmi oluşturuyor. Şair Ortaçağ felsefesi içinde evrenin küçük bir parçası olarak insanı alıyor.
XIII yüzyılda Harakānî düşüncelerini takipçilerinden biri de Yunus Emre olmuştur. Onun tasavvuf içerikli ilahileri kendi ilk kaynağını Hasan Harakānî yaratıcılığından almıştır. İlahilərinin birinde "ararsan Mevlâ'yı kalbinde ara,"2 diyen şair insanlara Cenab-ı Hakkı kendi içlerinde bulmağı tavsiye ediyordu. Şerleri baştan başa Allah kalamı ile yoğrulan şair insanları bir gözde görmeyi, "kimse gönül kırdın ise, bu kıldığın namaz değil" demekle, insan gönlünü kırmayı büyük günah olarak görüyor. Yunus Emre şiirlerinde Tanrı dostu olan insanı sevip sevilmeye layık olduğunu büyük muhabbetle vurguluyordu. Yunus Emre ilahilərində İnsanı sevmeyi Tanrı'yı sevmeye eşit tutuyordu. Bu barışçılıq, bu sevgiye seslenmek düşüncesi ona sələflərindən geçen bir gelenekti. Onun şiirlerinde böyle bir fikir var; birlikte rahmet, ayrılıkta azap var, odur ki, şair hayata gəlmsinin məqaməiı şöyle açıklıyor. "Ben gelmedim devi için, benim işim sevi ucun" diyen şairin lirik insanı bir alemdir.
Mövcudad canlı âlemden bağımlı olduğu gibi, insan da varlık bağlıdır,. Bu durumda maddî âlemde görünen her şey insan vücudunda mevcuttur. İnsan kendi varlığı ile mikroaləmi oluşturuyor. Şair Ortaçağ felsefesi içinde evrenin küçük bir parçası olarak insanı alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder